Hayat; amacı sınama olan bir yolculuktur. Cennet ya da cehennem ile neticelenecek olan bu yolculukta, iman eden insanların temel sorumluluğu ise ibadettir. İbadet en geniş anlamıyla; müminin, bütün hayatını Allah’ın arzu ettiği şekilde düzenlemesidir. Dar anlamı ile ise namaz, oruç, zekât, cihat, hac, umre ve kurban gibi çeşitli farzlarla Allah’a yöneliştir. Her bir ibadetin kendine has özellikleri, uygulama esasları ve tabi hikmetleri bulunur. Bütün bunların bilinmesi, ibadetin kulluk şuuru ile yapılması ve ondan elde edilecek maddi ve manevi kazanımların yakalanabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Umre ibadeti; yolculuk öncesi, yolculuk esnasında ve yolculuk sonrasında bir bilgi ve şuur seferberliği haline dönüştürülmelidir. Çünkü “umre” kelimesi “imar” kelimesi ile aynı kökten türetilmiştir. Umre; kalbi imar etme, yıpranan yönlerini tamir etme seferidir. Kutsal topraklara yapacağımız bu yolculuk ile yüreklerimizi kirlerden arındırmayı, yeniden imar ve tamir etmeyi, manevi dünyamızda yeni birer pencere açmayı amaçlıyoruz. Hayatımızda olumlu gelişmelere başlangıç olmasını dileyerek bu yolculuğa çıkıyoruz.

Umre yolcularının hangi görevi, ne zaman, nerede ve nasıl yapacaklarını öğrenmelerini sağlamak Başkanlık olarak bizim görevimizdir. Gerekli bilgi ve beceri donanımına sahip olmadan, bu görevleri gereği gibi yerine getirmelerinin mümkün olmadığı açıktır. Üstelik umre ibadetini hakkıyla yaparak onu hayatında bir dönüm noktasına dönüştürmesi gereken Müslüman bireyin, bu ibadetle kazandıklarını devam ettirebilmesi için İslâm’ın inanç, ibadet ve ahlak öğretisine ilişkin yeterli bilgiyle donanarak iyi bir bilince kavuşması gerekmektedir. Bunun temelinin de umre yolculuğunda atılması gerekmektedir. Onun için Başkanlık, vatandaşlarımızın umre ibadetini sahih biçimde yerine getirmeleri için önlemler almakla birlikte, umre ibadetini onları İslâm hakkında aydınlatmanın vesilesi olarak görüp değerlendirmek ve umreyi bir eğitim seferberliğine dönüştürmek durumundadır. Bu eğitim seferberliği planlı, programlı, disiplin ve bütünlük içerisinde yürütülmelidir. Ayrıca bu eğitim faaliyetleri sayesinde umre yolcularına umrenin ibadet ve hikmet boyutu yanında organizasyonu oluşturan kafile düzeni, yurt içi ve yurt dışındaki hizmetleri kapsayan ulaşım, iskân, sağlık ve ayniyat hizmetleri ve İslâm’ın inanç, ibadet ve ahlak öğretisi hakkında yazılı ve görsel ortamda detaylı bilgiler verilebilecektir. Böylece yolcuların daha birikimli ve donanımlı bir şekilde umre ibadetine hazırlanmaları, sahih bir umre ifa etmeleri ve İslâmî bilinç düzeyleri yükselmiş olarak, umreyi hayatlarında bir milada dönüştürerek yurda dönmeleri sağlanmış olacaktır.

Elinizdeki bu programın, arzu edilen nitelikte uygulanması durumunda umre organizasyonumuza olabildiğince bir canlılık ve kalite kazandıracağını ümit ediyoruz. Bu çalışmanın hedefine ulaşması için il ve ilce müftülüklerimize, yurt dışı Din Hizmetleri Müşavirlik/Ataşeliklerimize, Umre Hazırlık Kursları öğreticilerine, umre öncesi, yolculuk esnasında ve umre dönüşü kendilerine emanet edilen yolculara birer mürşit olacak olan kafile başkanları, din görevlileri ve kadın irşat görevlilerine önemli görevler düşmektedir.  

Aşağıda kısa başlık ve içerikleri ile vediğimiz irşat programları umrecilerimize rehberlik yapacak din görevlilerimiz ve irşat ekiplerimiz tarafndan detaylı bir şekilde işlenecektir.

 

 İBADET
Kulun Allah’a karşı sevgi, saygı ve bağlılığını gösteren duygu, düşünce ve davranış biçimlerine ibadet denir.
Geniş anlamda Mü’minin bütün hayatını Allah’ın arzu ettiği şekilde tanzim etmesidir.İnsanın yaratılış  gayesi ibadettir. İnsan ibadet ile beraber Allah katında değer kazanır.
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
“Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.’’ (Hicr,99)
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنْسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
‘’Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.’’ (Zariyat-56)
İbadeti adetten ayıran niyettir. Yaptığımız ibadetleri değerli kılan ve anlamlandıran niyettir. Kulluğumuzun derecesini eylemlerimizin mükemmelliği değil, niyetlerimizdeki samimiyet belirler.
قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ey Muhammed! De ki: "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir." ﴾ Enam,162﴿
İbadetlerde Niyet
إنَّمَا اﻻعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ وَإنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى
“Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.” (Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân 41)
İbadetlerde İhlas ve Samimiyet
  وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاء وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ
‘‘Halbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.’’ (Beyyine, 5)

Umre kelimesi, ziyaret etmek anlamına gelmektedir.

Dinî bir terim olarak umre, ‘Belirli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama girerek Kâbe’yi tavaf etmek, Safâ ile Merve arasında sa’y yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkmak suretiyle yerine getirilen ibadet’ demektir. Umrenin iki farzı vardır: İhram ve tavaf. Bunlardan ihram şart, tavaf rükündür. Vacipleri ise sa’y ile tıraş olup ihramdan çıkmaktır. Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Bazı âlimler farz olduğunu söylemişlerdir.

Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac g ünleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur.

Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac g ünleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur.

Umrenin faziletine ilişkin bazı hadis-i şerifler vardır.Bunlardan ikisinin anlamı şöyledir: “Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.”( Müslim, Hac, 437 (Hadis No:1349) “Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir.”( İbn-i Mace, Menasik, 45 (Hadis No:2991)

Şüphesiz ki, her ibadet öncesinde bir takım maddi ve manevi hazırlığı gerekli kılmaktadır. Umre yolculuğu da öncesinde yapılacak hazırlıklar ile daha da değerli hale gelecektir.

Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac g ünleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur.
Bu yolculuk; rahmet, uhuvvet, muhabbet, tefekkür, ibret, hikmet, dua ve yakarışlarla yüklüdür.
Umre yolculuğu kendine özgü zorlukları olan bir yolculuktur.
SAĞLIKLA İLGİLİ HAZIRLIKLAR
Umre yolculuğuna çıkmadan önce bir sağlık kuruluşunda sağlık kontrolleri yaptırılmalıdır.
Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için ilgili sağlık kuruluşunda Menenjit Aşısı yaptırıp, verilecek olan aşı kartını yanınızda bulundurunuz.
Sürekli kullandığınız ilaçlarınızı ve varsa raporlarınızı mutlaka yanınıza alınız.
Ağrı kesici - Pişik kremi 
gibi ilaçları yanınıza almanızda fayda vardır.
VALİZ HAZIRLIĞI
Kaybolma ve karışma riskine karşı; valizlere adı, soyadı, ilimizi, kafile ve irtibat bilgilerini yazalım.
Yeterli miktarda, pamuklu, açık renkli, bol ve rahat olan giysiler,
Yeterince atlet, iç çamaşırı, pamuklu çorap,
 Sandalet, rahat ayakkabı, kemer vb.
Tırnak makası, makas, iğne vb. kesici ve delici aletleri büyük valizinizin üst kısmına koyunuz.
Kesinlikle el çantasına koymayınız.
EL ÇANTASINA KONULACAKLAR
Valizler uçağın bagajına konulacağından havaalanında pasaport (iç hatlar için nüfus cüzdanı) hac kimlik kartı, aşı kartı ve yurt dışı çıkış harç dekontunu kesinlikle valize değil el çantanıza koyarak yanınıza alınız.
Umre ibadeti süresince el çantanızda, seccade, havlu, peçete, güneş gözlüğü, şemsiye ve terlik poşeti bulundurmanız faydalı olacaktır.
Türkiye’den gidişi Cidde’ye olan yolcular ihram, terlik ve kemerini el çantasına almalıdır.
Türkiye’den gidişi direk Medine olanlar havaalanında ihrama girmeyecekleri için bu eşyalarını büyük valize koyabilirler.
ULUSLARARASI UÇUŞ STANDARTLARI GEREĞİ UÇAĞA BELİRTİLEN YÜKTEN FAZLA EŞYA ALINMAMAKTADIR.
Valiz: 30 kg. Zemzem 5 Lt. El Çantası 8 kg.’dan fazla olmamalıdır.
BEDENİ HAZIRLIK
Dengeli beslenilmeli, yürüyüş yapılmalı.. (Tavaf, say gibi umre menasikini yaparken zorlanmamak için)
Beden temizliğine dikkat edilmeli…
Uzunca bir yolculuğa çıkılacağından dolayı akraba, eş, dost ziyaretlerini bir gün önceden tamamlayıp yolculuğa zinde bir şekilde başlayınız. Yolculuktan önce son gün ve geceyi istirahat ile geçiriniz.
Yeme/içme ve uyku saatlerini belirleyelim!
Strese girmeyelim!
YURT DIŞI ÇIKIŞ HARCI
Yurtdışı çıkış harcı ödendikten sonra mutlaka yanınıza almanız gerekir.  
Serin Hava ve Klimaya Karşı Tedbir
Medine’de sabah ve akşam vakitleri serin olabilir, klimalı ortamlar rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. Bu nedenle ince bir hırka veya mont alınız.
YOLCULUĞA ÇIKMADAN ÖNCE MANEVİ HAZIRLIK
Nefis Muhasebesi
Umre ibadeti, kişinin manevî dünyasını geliştirmesi ve yenilemesi için önemli bir fırsattır. 
Hayatımızdaki yanlışları anlamak, kendimizi kontrol etmek, nefis muhasebesi yapmak zorundayız.
Kendimizi yenilemek, eksikliklerimizi gidermek, iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olabilmek için bir dönüm noktasıdır.
Umre yolculuğuna çıkmadan önceki zaman dilimi okuma, düşünme, bilgilenme ve bilinçlenme dönemi olmalıdır.
Tövbe – İstiğfar
  كُلُّ ابْنِ آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tövbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30
Umre yolculuğuna çıkmadan önce işlediğimiz günahlar için samimi bir tövbe-istiğfar yapalım. 
Mübarek beldelere, kötü alışkanlıklarımızı terk ederek gidelim.
Kalben ve Zihnen Hazır Olma
Çıkacak olduğumuz umre yolculuğuna kalben ve zihnen hazır olunmalıdır. Kalbi ve zihni meşgul edecek duygu ve düşüncelerden, bize hakkı geçenlerle helalleşmeli ve küskün olduklarımız kişilerle barışarak gönül rahatlığı ile yolculuğa çıkmalıyız.
Bu ruh haliyle umre yolculuğuna çıkacak kişi; 
Hiç kimseye haksızlık yapmayacağına, 
Kul hakkı yemeyeceğine, 
Kendisine emanet edilmiş olan diğer mahlûkat ile ilişkilerini Allah’ın koyduğu sınırlar içerisinde sürdüreceğine, 
Tabiatı ve sosyal çevreyi tahrip etmeyeceğine, 
Yeryüzünü imar edeceğine ve orada bozgunculuk yapmayacağına,
Allah elçisinin çizdiği yoldan sapmayacağına, 
Yoldan sapmış insanları kılavuz edinmeyeceğine, 
İslâm’ın ortaya koyduğu güzellikleri insanlara ulaştırmak için çalışacağına, 
Haksızlıklara arka çıkmayacağına, 
Allah’ın çizdiği sınırları koruyacağına ve onları ihlal etmeyeceğine, 
İyi bir insan ve iyi bir Müslüman olacağına söz vermelidir.
Bilgilerimizi Güncelleyelim
Namaz, cemaatle namaz, cuma namazı, seferilik ve cenaze namazı hakkında bilgi edinelim. 
 Namaz kılarken  tilavet secdesinin yapılışını öğrenelim. (Özellikle Cuma günü sabah namazları)
Kur’an-ı Kerim okumasını bilmiyorsak, hac yolculuğuna çıkmadan önce il ve ilçe müftülüklerine veya en yakın cami görevlisine/Kuran Kursu öğreticisi ile iletişime geçerek öğrenelim!
Hz. Peygamber’in (sav) hayatı ve ahlakı hakkında bilgi sahibi olalım.
Salih Amel
Hac yolculuğuna çıkacağımız güne kadar;
Hatim okuyalım!
Yasin-Mülk-İhlas gibi fazileti bol surelerden okuyalım!
Allah’ı çokça zikredelim!
Dua edelim!
İhtiyaç sahiplerini gözetelim!
Salavat-ı Şerife okuyalım!
Ana-baba , akraba  ve yakınları ziyaret edelim!
Etrafımızdakilerle helalleşmeyi unutmayalım!
Hak sahiplerinin hakkını ödeyelim!
Hayır dua alalım!
Küs olduğumuz kişi kalmasın, mutlaka barışalım!
Alacak ve ödeneceklerin listesini hazırlayalım!    (Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Hazırlık Kursları Çerçevesinde hazırlanan sunumlardan istifade edilerek hazırlanmıştır)

Umre ibadeti; umre yolculuğuna çıkan bir kişiye, İslam kardeşliğinin ve buna bağlı olarak kardeşlik hukuku ve ahlakının mahiyetini ve bunun insanı olgunlaştırıcı rolünü fark ettirerek, herkese kardeşçe davranmasını sağlar.
Dilimiz, rengimiz, ırkımız, cinsiyetimiz ve sosyal statümüz  farklı olsa da, aynı dinin fertleri olarak kardeş olduğumuzu ve aynı hedef doğrultusunda ibadet ettiğimizi unutmamalıyız.
Bu sebeple; aynı hedefin yolcuları olarak, bu kutsal yolculuğa çıkmadan önce yapılacak olan seminerlerde yol arkadaşlarımızla tanışmalı ve kaynaşmalıyız.
İnsanlar; akıl, kabiliyet, görgü ve kültür seviyeleri birbirinden farklı olarak yaratılmışlardır.
İnsanlar toplu halde yaşarlar, bu sebeple de bir arada yaşamanın bilinci ve sorumluluğuyla hareket etmeli, bir müminde bulunması gereken vasıfları daima hatırında tutmalıdır.
BİR  ARADA YAŞAMANIN GEREKTİRDİĞİ SORUMLULUKLAR
Karşılıklı Sevgi ve Saygı
«Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!» (Müslim, îman 93-94.)
Hac yolculuğuna çıkan kişiler, Rahman’ın Misafirleri olduklarının bilinciyle hareket etmeli, kendisi dışındaki diğer kardeşlerine sevgiyle muamelede bulunmalı ve onların haklarına saygı göstermelidir.
Tavaf alanı, namaz ve ziyaret yerlerinde diğer ülke hacılarına da saygılı olmalı, onlara selam vermeli, musafaha yapmalı, ikramda bulunarak  gönül bağı kurmaya çalışmalıyız.
Başkalarını Kendine Tercih Etmek (Diğergamlık, Fedakarlık ve İsar)
وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ 
«Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler.» (Haşr/9)
  لا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ
“Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kâmil manada) iman etmiş olamaz.”
Umre ibadeti esnasında Tavafta, Hatîm’de, Mültezem’de, Ravza’da, Arafat’ta vb.  yerlerde imkanlar ölçüsünde diğer hacı adaylarına öncelik vermeli, onları incitmemeli, yeri geldiğinde onları kendimize tercih etmeli,
Havaalanlarında, Asansöre binerken,Yemek sırasında,Otobüse binerken,İntikallerde Odada lavabo kullanımı sırasında önce siz buyurun diyebilmeliyiz.
Hilm (Tebessüm Etmek, Yumuşak Huylu Olmak)
Umre yolculuğu boyunca karşılaştığımız kardeşlerimize daima güler yüzlü olmalı, tebessüm etmeli, gördüğümüzde selamlaşmalı, hal ve hatırını sormalı, gönüllerini hoşnut etmeye çalışmalıyız.
Ayıp ve Kusurları Görmezden Gelmek
المُسْلِمُ أخُو المُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ، وَمَنْ كَانَ في حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللّهُ في حَاجَتِهِ، وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِماً سَتَرَهُ اللّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
“Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ona zulmetmez; onu düşmana teslim etmez. Kim bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman'ın sıkıntısını giderirse, Allah da kıyamette onun bir sıkıntısını giderir. Kim de bir Müslüman'ın ayıbını örterse, Allah da kıyamette onun bir ayıbını örter.” 
Sabırlı Olmak
«Ve sabret. Muhakkak ki Allah, iyilik edenlerin ecrini zâyi etmez.» (Hud-115)
وَاصْبِرْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ
Temizliğe Özen Gösterelim
Odalarımızı ve ortak kullanım alanlarını (tuvalet, banyo) temiz tutalım.
Yemekhanelerimizi Temiz Tutalım.
Yemek Sırasını İhlal Etmeyelim. 
Yiyeceğimiz Kadar Yemek Alalım ve 
İsraftan Kaçınalım
Çevreyi temiz tutmalı, yerlere çöp atmamalıyız.
BEŞERİ MÜNASEBETLERDE ÖLÇÜLERİMİZ
Büyüklerimize saygı ve hürmette kusur etmemeli, küçüklerimize şefkat ve merhametle muamele etmeliyiz.
Selamlaşma
Diğer ülkelerden gelen Müslümanlarla selamlaşma, iletişim kurma ve kaynaşma yoluna gidelim.
Selamet ve Emniyet.
Aynı odada kaldığımız arkadaşlarımızın eşyalarını izinsiz kullanmamalı, karşılıklı güven içerisinde hareket etmeli, onur kırıcı ve suçlayıcı ifadelerden kaçınmalıyız.
Yardımlaşma
İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. (Maide-2)
Yaşlı, hasta, engelli ve yardıma muhtaçların yardımına koşmalıyız. Unutmamalıyız ki; başkalarına yardımcı olmanın kazandıracakları, nafile ibadetin kazandıracaklarından daha fazladır.
KAÇINILMASI GEREKEN DİĞER HUSUSLAR
İnsanın onur ve haysiyetine zarar veren, birlik ve kardeşliğimizi zedeleyen; yalancılık, gıybet, söz taşıma, alay etme, tecessüs, kavga etme, küfür, kötü söz, öfke ve bencillik gibi olumsuz davranışlardan hayatımız boyunca özellikle de Hac yolculuğunda kaçınmalıyız.
Zira bu tür davranışlar toplum düzenini bozar, müminler arasındaki sevgi, birlik ve beraberliği zedeler.

   (Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Hazırlık Kursları Çerçevesinde hazırlanan sunumlardan istifade edilerek hazırlanmıştır)

Umrenin yapılışı:

Umre yapmak isteyen kimse; gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını giderir, saç sakal tıraşı olur, bıyıklarını düzeltir, tırnaklarını keser ve boy abdesti alır, boy abdesti alma imkânı yoksa abdest alır, vücuduna güzel koku sürünür.
Erkekler, atlet, kilot, çorap, elbise ve ayakkabılarını çıkarırlar. İzar ve rida adı verilen iki parça ihram örtüsüne bürünürler. Ridanın uçlarını birbirine bağlamak veya iğne ile tutturmak mekruhtur. Ayaklarına arkası ve üzeri açık terlik giyerler. Bele kemer bağlamada, sırta çanta almada ve şemsiye kullanmada bir sakınca yoktur. Kadınlar elbise ve ayakkabılarını giymeye devam ederler, başlarını açmazlar, yüzlerini de örtmezler. 
* İhramın sünneti niyeti ile iki rekât ihram namazı kılarlar. Namazın birinci rekâtında Fatiha suresinden sonra "kafirun" suresini, ikinci rekâtında ise yine Fatiha suresinden sonra "ihlâs" suresini okurlar. 
* Umre yapmak isteyen kimse afakî ise mikat sınırlarını geçmeden, Hıll bölgesinde ikamet ediyorsa bulunduğu yerde, Harem bölgesinde bulunuyorsa Hıll bölgesinde mesela Ten'im'e giderek ihrama girer.
* İhrama, niyet etmek ve telbiye getirmek suretiyle girilir. Niyet, umre yapacağının kalben belirlenmesi demektir. Niyetin, 
"Allah'ım! Umre yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu kabul buyur" diyerek diliyle ifade edilmesi müstehaptır. 
* Niyet ettikten sonra, 
"Buyur Allah'ım buyur! Buyur, senin hiçbir ortağın yoktur. Buyur, şüphesiz her türlü övgü, nimet, mülk ve hükümranlık sana mahsustur. Senin ortağın yoktur" diyerek telbiye getirir. Böylece ihrama girmiş ve ihram yasakları başlamış olur. 
* Mekke'ye varıncaya kadar vasıtalara binişte ve indiği yerde, kafilelerle karşılaştığında, şehirlere girdiğinde, akşam ve sabah, gece ve gündüz, vasıtada, yürürken, otururken, yatarken, ayakta iken, inişte, yokuşta, mekan değiştikçe ve farz namazların arkasından her fırsatta telbiye, tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife yüksek sesle söyleyerek yolculuğuna devam eder. 
* Telbiyeyi her söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerife okumak müstehaptır.

* Mekke'ye yaklaşıp Harem bölgesine girince
"Allah'ım! Burası senin haremindir, emin kıldığın yerdir. Beni cehenneme girmekten koru. Kullarını dirilttiğin gün beni azabından güvende kıl, beni dostlarından ve itaatkâr olanlardan eyle" diye dua eder.
* Mekke'ye abdestli girmek sünnet, gündüz girmek müstehaptır.

* Mekke'de otele veya eve yerleşip dinlendikten sonra mümkünse boy abdesti, mümkün değilse abdest alır, yaya veya vasıta ile Mescid-i Harem'e gider. Yolda tekbir, tehlil, telbiye ve salavat-ı şerife getirir. Tevazu ve saygı ile
"Allah'ım! Rahmet kapılarını bana aç ve beni kovulmuş şeytandan koru" diye dua ederek Mescid-i Harem'e girer.

* Beytullah'ı görünce üç defa tekbir ve tehlil getirir ve şu duayı okur.
"Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, Her türlü övgü Allah'a mahsustur, Allah'tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Allah'ım! Bu senin Evindir. Onu Sen yücelttin, Sen şereflendirdin, Sen değerli yaptın. Onun yüceliğini, şerefini ve değerini artır. Ya Rabbi! Onun değerini artıran, onu şereflendiren, ona saygı gösteren kimsenin şerefini, saygınlığını, heybetini, yüceliğini ve iyiliğini artır. Allah'ım! Sen selamsın ve selamet ancak sendendir. Bizi selametle yaşat ve selamet yurdun olan cennetine koy, ey Celal ve ikram sahibi Allah'ım! Sen her şeyden yücesin ve her şeyden üstünsün"

* Bildiği başka duaları da okuyabilir. Tavafa başlamadan önce telbiyeyi keser.

Hacer-i Esved hizasına gelir, yönünü ona döner, ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp "Bismillah, Allahu Ekber" diyerek Hacer-i Esved'i selamlar, tekbir, tehlil ve tahmid getirir. Kalabalık değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Esved'i öper, kalabalık ise Hacer-i Esved'i öpmez. İstilam, sünnet, insanları itip kakmak ve eziyet vermek günahtır. Sünneti ifa etmek için günah işlenmez.


* Umre tavafı yapmaya niyet eder. Niyetini,
"Allah'ım! Senin için umre tavafını yedi şavt olarak yapmak istiyorum. Onu benim için kolaylaştır ve kabul eyle" diyerek yapması müstehaptır.

* Tavafını, Ka'be'yi soluna alıp Hatim'in dışından dolanarak yapar. Her şavtta Rükn-i Yemani ve Hacer-i Esved'i uzaktan "Bismillah, Allahu Ekber" diyerek istilamda bulunur. Hacer-i Esved'i istilam, sünnet, Rükn-i Yemani'yi istilam ise müstehaptır. Rükn-i Yemani öpülmez, diğer köşeler istilam edilmez.

* Tavaf sırasında mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur'an okur.

* Tavafın ilk dört şavtı farz; tavaf'ı cünüp, adetli ve nifas halinde değilken ve abdestli olarak yapmak, avret yerlerini örtmek, tavafı Ka'be'yi soluna alarak yapmak, tavafa Hacer-i Esved hizasından başlamak, tavafı Hatim'in dışından dolanarak yapmak, gücü yetenin tavafı yürüyerek yapması ve şavtı yediye tamamlamak vaciptir. Bunlardan biri terk edilirse dem gerekir.

* Tavaf'ta ıztıba' ve ilk üç şavtta remel yapar.

* Tavaf yedi şavta tamamladıktan sonra "Mültezem"de ve Hatim'de dua eder. Mümkünse Makam-ı İbrahim'in arkasında değilse uygun bir yerde iki rekat "tavaf namazı" kılar, bu namazı kılmak vaciptir. Namazdan sonra dua eder, peşinden zemzem içer ve Hacer-i Esved'i istilam eder.

* Umrenin sa'yini yapmak üzere Safa'ya gider. Yönünü Ka'be'ye döner, tekbir, tehlil, tahmid ve salât-ü selam getirir, dua eder. Sa'y yapmaya niyet eder. Niyetini,
"Allah'ım! Senin rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin sa'yini yapmaya niyet ediyorum" diyerek yapması müstehaptır.

* Sa'yini yedi şavt olarak Safa'da başlayıp Merve'de bitirir. Sa'y yaparken mesnun duaları veya bildiği duaları okur ve sessizce tekbir ve tehlil getirir veya Kur'an okur. İki yeşil ışık arasında "hervele" yapar. Sa'yi tamamlayınca Merve'de dua eder.

* Umre'nin sa'yi vaciptir. Terk edilirse dem gerekir.

* Berberde veya evde veya otelde saç tıraşı olur veya saçlarını kısaltır, böylece ihramdan çıkar ve bu şekilde umre ibadetini yapmış olur.
* Kadınlar, remel ve hervele yapmazlar. Tekbir, tehlil ve telbiyede seslerini yükseltmezler. İhramdan çıkmak için saçlarının ucundan parmak ucu kadar kesmeleri yeterlidir. Kadınlar adetli iken tavaf yapmazlar.

 (Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac İlmihali  ve Umre Rehberi  kitaplarından faydalanılarak hazırlanmıştır)

Kur'an-ı Kerim bizlere yaratılışta, hak ve sorumlulukta erkeklerle eşit konumda olan bir kadın portresi çizmektedir. Kadınlar hem Allah'ın kulu olması bakımından, hem temel haklar ve sorumluluklar bakımından erkeklerle aynı seviyede olmakla birlikte aralarında herhangi bir farklılık da gözetilmemektedir.

Konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de Ahzap suresinin 35. Ayeti    Kadın ve erkeği birlikte muhatap alması bakımından dikkat çekicidir: “Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlara, mümin erkelerle mümin kadınlara, sadık erkeklerle sadık kadınlara, sabırlı erkeklerle sabırlı kadınlara, Allah’tan hakkıyla korkan erkeklerle Allah’tan hakkıyla korkan kadınlara, iffetlerini koruyan erkeklerle iffetlerini koruyan kadınlara, Allah’ı çok anan erkeklerle Allah’ı çok anan kadınlara şüphesiz ki Allah onların hepsine mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”

Yine konuyla ilgili olarak, Yüce Rabbimiz “Mümin olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar”( Nisâ, 4/ 124.) buyurmaktadır. İnsanın diğer varlıklardan farkını ve değerini ortaya koymak için Kur'an-ı Kerim'de ifade edilen halife sıfatında da kadın ve erkek ayrımı gözetilmemiştir.  

“Kadın ve erkek için Allah katında daha değerli olmanın yegâne ölçüsü ise sadece takvadır. Yani Allah’a karşı gelmekten sakınmak ve bütün boyutlarıyla sorumluluklarının gereğini yerine getirmektir.

İbadetler konusunda da Cenab-ı Hak kadın ve erkek arasında bir ayrım gözetmemiştir. Efendimiz (sas) de kadınları sadece dinlerini öğrenmeleri konusunda değil, aynı zamanda ibadetlere iştirak etmeleri konusunda sürekli teşvik etmiştir. Bu bağlamda kadınların umre ibadetine katılmaları ve bu ibadetin sevabından ve bereketinden mahrum olmamaları dinimizin kadınlara verdiği değer boyutuyla ele alınmalıdır. Bununla birlikte bazı ibadetlerin uygulanmasında kadın ve erkek arasında bir takım farkların olması da Kur’an’ın ve Hz. Peygamber (sas)’in uygulamaları ve tavsiyeleri ile sabit olmaktadır. Aşağıda da umre ibadeti esnasında kadınların ibadete dair uygulamaları hususunda bazı farklılıkları sıralanmıştır.

Umrenin yerine getirilişi açısından kadınlarla erkekler ara­sında görülen farklar şunlardır:

1. Kadınlar için erkeklerde olduğu gibi özel bir ihram kıya­feti söz konusu değildir. Kadınlar umre esnasında da elbise, başörtüsü, çorap, ayakkabı gibi her zaman giydikleri kıyafet­lerini giyerler. Yalnızca yüzlerini örtmezler.

2. Telbiye, tekbir, tehlil, salâvat okurken ve dua ederken erkeklerin yaptığı gibi seslerini yükseltmezler.

3. Remel ve Hervele yapmazlar.

4. İzdiham olan yerlerde mümkün olduğu kadar erkekle­rin arasına girmemeye özen gösterirler. Özellikle namaz kı­larken, erkek safları arasında kalmayıp kadınlara ait yerlerde namaz kılarlar.

5. Âdetliyken ihrama giren veya ihrama gir­dikten sonra âdet gör­meye başlayan hanımlar, umrelerini özel günleri geçtikten sonra yaparlar. Âdetleri devam ettiği sü­rece dua, tesbihat ve zikir ile kutsal iklimdeki vakit­lerini değerlendirirler.

(Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac İlmihali, Haccı Anlamak ve Umre Rehberi eserlerinden istifade edilerek hazırlanmıştır)

Semboller dini hayatımızda çok büyük anlamlar ifade eder. Bu bağlamda kutsal topraklarda umre yolcularının göreceği semboller, onların dini hayatında bir takım değişiklikleri de beraberinde getirir. Umre yolcusunun semboller üzerine tefekkür etmesi ve sembollerle kuracağı duygusal bağ, hayatları boyunca etkisini devam ettirecektir. Bu sebeple umrenin hikmeti ve kutsal topraklarda bizzat görerek ve yaşayarak müşahede edeceği sembollere ait bilgilerin bilinmesi umre yolcusu için çok önemlidir.

Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak Arefe ve bayram günleri ile teşrik günlerinde umre yapmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu beş gün hac g ünleridir. Bir yılda birden fazla umre yapmakta bir sakınca yoktur.

Umrenin faziletine ilişkin bazı hadis-i şerifler vardır.Bunlardan ikisinin anlamı şöyledir: “Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler.”( Müslim, Hac, 437 (Hadis No:1349) “Ramazan’da yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir.”( İbn-i Mace, Menasik, 45 (Hadis No:2991)

ÇAĞRIYI ANLAMAK
وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ ﴿٢٧﴾
«İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.»
(Hac, 22/27)
Çağrı Allah’ın emriyle ilk önce Hz. İbrahim (as) tarafından yapılmış daha sonra Hz. Peygamber (sas) tarafından yenilenerek ebedileştirilmiştir. 
Hacca gidebilecek güç ve imkanı bulabilen Müslümanlar bu çağrının muhatabıdır ve gecikmeden bu çağrıya kulak vererek davete icabet etmelidirler.
TELBİYE
Telbiye; seferberlik emrine uyarak cephe için gerekli hazırlıklarını tamamlamış, üniformasını giymiş, silahını kuşanmış bir askerin, komutanının huzuruna çıkarak “Emret komutanım!” diye tekmil vermesine benzer. 
İhram zırhını giyen hacı, “Buyur Allah’ım, buyur! Emrindeyim buyur!” derken, Kâbe’sine çağıran Rabbinin, huzurunda olduğunu hisseder. “Davetini duydum, emrine uydum, huzuruna geldim, bütün benliğimle ve içtenliğimle emrindeyim!” der ve bunu birçok davranışıyla günlerce ispatlamaya çalışır. 
İHRAM
İhram sadece bir kıyafet değişikliği değildir. 
İhram, aslında yapılmasına müsaade edilen bazı söz, fiil ve davranışların, hac ve umre yapacak kişiler için belli bir süre Allah ve Resûlü’nün getirdiği yasaklar çerçevesinde “haram kılınması” demektir.
İhram, makamdan, mevkiden ve tüm imtiyazlardan soyunmanın simgesidir. 
Hacca gelenler, sosyal ve ekonomik statülerini gösteren dünya elbiselerini, makam ve mevkilerini ortaya koyan üniformalarını, zevklerini, kültürlerini ve karakterlerini yansıtan her türlü süs ve ziyneti bir kenara bırakıp, Allah önünde herkesin eşit olduğunu sembolize eden iki basit giysiye bürünmüş olurlar.
Artık dünyevî elbiseler çıkartılmış, sadece kimlikler, kişilikler ortaya konulmuştur. 
Çoğu zaman karakterleri örten, şahsiyetleri gizleyen süslü elbiseler atılmış, “takva elbisesi” esas alınmıştır. Burada bürünülen iki parça kumaş da sadece eşitliği sağlamaya ve avret yerlerini örtmeye yöneliktir. 
Zaten Mîkât ile başlayan bu kutsal yolculukta asıl giyilmesi gereken elbise de, takva elbisesi, yani sorumluluk bilincidir. 

“Takva elbisesi daha hayırlıdır.” (A’râf, 7/26)
MİKAT
Mikat; Huzura çıkmadan önce son kontrol noktasıdır. Dolayısıyla mîkât mahalline gelindiğinde, büyük randevuyu, Allah ile buluşmayı ve O’na kavuşmayı simgeleyen hac başlar. 
Mîkât mahalline girildiğinde ve orada niyet edildiğinde artık çıkış emri verilmiş, milyonlarca hacı arasında yapılacak takva maratonu başlamıştır. 
KA’BE
Kabe insanlar için kıyam yeridir. Ayağa kalkıştır. Diriliştir.
Kabe tevhidin sembolüdür, Müslümanların ata yurdudur, onları bir araya getirir birleştirir. 
Kıble bir duruştur, aidiyettir, medeniyettir. Kıbleye yönelen Müslümanlar, İslam medeniyetine ait olduklarını ilan etmiş olurlar.
Kâbe’yi ziyaret, Kâbe’nin Rabbini ziyarettir. Kâbe’ye fiziki yakınlığın, Allah’a manevi yakınlığa vesile kılınması ve bu yakınlığın bir ömür boyu devam ettirilmesi önemlidir.
MÜLTEZEM
Mültezem ısrar etme yeridir. Kapıyı ısrarla çalmaktır. 
•  İster Kabenin kapısına veya eşiğine isterse Kabenin duvarlarına veya örtüsüsüne sarılarak ağlasın «Hatalarıma rağmen başka bir yere değil senin kapına geldim; benim günahım çok, ama senin merhametin daha çok! Beni affetmeden buradan ayrılmam Ya Rabbi!» diye yakarış yeridir.
Yaramazlık yapan çocuğun kendisini affettirmesi için annesinin eteğine yapışması, ve yavrusuna kıyamayan annenin çocuğunu bağrına basması gibidir MÜLTEZEM…
MAKAM-I İBRAHİM
Hacı, kılacağı tavaf namazı öncesinde veya sonrasında, Hz. İbrahim misali, Allah’ın nazargâhı olan kendi gönül evini yeniden inşa ederken hangi iskeleleri kullanacağını, ayağının hangi sağlam temellere basması gerektiğini düşünmelidir.
TAVAF
TAVAF, Kâ’be sola alınarak yapılır
Böylece insanın kalbi ile  Allah’ın evi karşı karşıya gelir.
Kalbin Kâ’be tarafında olması tavafın kalpten, gönülden olması gerektiği anlamına gelir
Allah insanların kalbine bakar kalıbına değil…..
Birinin etrafında dönmek ona bağlılığı gösterir. 
Yakarışlar bu nedenle içtendir.
Tıpkı namaz kılarken olduğu gibi, Kâ’be’nin etrafında tavaf ederken de insanlar arasında hiçbir ayrım yoktur. 
Burada müminler eşitlenir. Burada tevhidin simgesi olan birlik vardır. Burada müminler denizinde kaybolmak ve toplulukta erimek gerekir. Tavaftaki her dokunuş bir duadır.
Hacı, tavaf esnasında Allah’ın huzurunda olduğunun bilinciyle, O’na yaraşan bir tazim ve hürmet, korku ile ümit arası bir muhabbet içerisinde olmalıdır. 
Kâ’be Allah’ın evi, kalpler ise, O’nun nazargâhıdır.
Tavaftaki 7 şavt kesretten kinayedir, ömür boyunca sonsuz defa O’nun etrafında dönmeyi onun yolunda olmayı ifade eder.
Evrendeki her şey tavaf halindedir, yani dönmektedir. Sanki her biri kendilerini var eden yaratıcıya ibadet etmektedir.
Kâ’be’nin etrafında tavaf eden on binlerce Müslüman’ın oluşturduğu tablo, bir galaksinin, milyarlarca yıldızıyla dönüşünü andıran bir manzara gibidir. Bu bakımdan tavaftaki manevî hazzı tam anlamıyla elde edebilmek için kendimizi yörüngeye bırakmak gerekmektedir
Remel ve Izdıba
Müminlere karşı mütevazi ve merhametli, düşmanlarına karşı ise güçlü ve gösterişli olmayı öğretir.
HACER’ÜL ESVED
Hacerül Esved’i selamlama, kulun Allah’a vermiş olduğu ahdi yenilemesi anlamına gelir. 
Ruhlar aleminde verdiği sözü bu kez Kâ’be’de, beytin sahibinin önünde yenilemektir.
Hacerü’l Esved adeta bir barkot okuyucu gibi onu selamlayanların avuç içlerini okuyarak ahdi yenilediklerine şahitlik eder.
SA’Y
Sa’y: Safa ve Merve tepeleri arasında bir arayış, ibadet anlamı taşıyan bir yürüyüştür.
Anne sevgisi ve şefkatinin Hz. Hacer validemizde kendini gösteren şeklini yad etmek ve yeni İsmailler yetiştirme gayretinde olmaktır. 
Kendi İsmaillerimizi (yavrularımızı) ve Ümmetin  İsmaillerini  kurtarmak için çabalamalıyız.
İlahi rahmetten istifade etmek için gayret göstermektir. Çünkü Hz. Hacer örneğinde görüldüğü gibi çabalamadan nimet elde edilemez.
ZEMZEM
Hz. İsmail yerden çıkan su ile hayata tutundu. Bizler de semadan gelen Kur’an’la hayatta tutunacağız.
Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail (a.s.)  Kâ’be’yi  ibadet için temizledikleri gibi, tavafla gönüllerini temizleyen hacılar, zemzemle midelerini yıkamayı da ihmal etmeyeceklerdir ve hayatlarının kalan kısmında da midelerini haram lokmayla kirletmemenin mücadelesini vereceklerdir. 

(Bu bölüm Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Hazırlık Kursları Çerçevesinde hazırlanan sunumlardan istifade edilerek hazırlanmıştır)

UMREDE SAĞLIK HİZMETLERİ

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından umre yolcularımıza verilen seyahat ve konaklama hizmetinin yanı sıra Suudi Arabistan yetkili makamlarının belirlemiş olduğu yetkiler çerçevesinde sağlık hizmeti  de verilmektedir. Kurumumuz hac döneminde hastane, umre döneminde ise sadece 'sınırlı poliklinik' şeklinde sağlık hizmeti sunmakla yetkilidir. Poliklinik hizmetinin yetersiz kaldığı durumlarda umre yolcuları direk olarak Suudi Arabistan hastanelerine gidebilmekte ve kendilerinden herhangi bir ücret alınmamaktadır.

Aşağıda umre yolcularına, kutsal topraklarda sağlıkla ilgili dikkat etmeleri tavsiye edilen bazı hususlar ifade edilmiştir.

Aşağıda hacılarımıza ve umrecilerimize yönelik, kutsal topraklarda sağlıkla ilgili dikkat etmeleri gereken bir takım tavsiyeler yer almaktadır.

BULUNDURULMASI FAYDALI OLAN MALZEMELER
Şu malzemeleri yanınıza almakta fayda vardır: Seccade, maske, ortopedik terlik (uzun yürüyüşlere müsait), normal terlik, ortopedik havadar ayakkabı, yeteri kadar pamuklu iç çamaşırı, havadar, pamuklu, bol kıyafetler, lastiği sıkı ve dar olmayan veya lastiksiz çoraplar, patik, şapka, güneş gözlüğü, hırka veya mont, kişisel hjyenik malzeme, yara bandı, tırnak makası, makas, tarak, tıraş malzemeleri, diş fırçası, diş macunu, diş protezi saklama kabı, şampuan, sabun vs. (özellikle alerjisi ve hassas cildi nedeniyle her markayı kullanamayanlar için), alkolsüz el temizleme jeli ve ıslak mendil, sıvı sabun, kâğıt sabun, pişikler için koruyucu krem, koruyucu boğaz pastilleri, tansiyon ve şeker ölçüm cihazları ve çubukları, (Tansiyon ve şeker hastaları için) özel diyabet ayakkabısı ve burnu kapalı ortopedik terlik (şeker hastaları için).
EGZERSİZLE İLGİLİ TAVSİYELER
• Hac süresince, alışageldiğiniz günlük normal hayatınızdan çok daha fazla hareket halinde olmanız gerekecektir. Özellikle Arafat sonrasında (Bayramın l. günü ) kalabalık ve zorlu bir yolda 3-4 km yol yürümek zorunda kalabilirsiniz. Bu mesafe 11 km’ye kadar çıkabilir.
• Bu nedenle, hac öncesinde mesafe ve süreyi her gün biraz daha artırarak egzersiz yapmalısınız. En az l saat süresince ya da 5 km mesafeyi dinlenmeden, sürekli yürüyebilir hâle gelmelisiniz.
• Bu egzersiz size kutsal topraklarda zamanınızı en verimli şekilde, ibadete ayırabilmeniz açısından çok faydalı olacaktır. Yolculuk Sırasında;
• Yolculukta uzun süre sabit oturmayınız, mümkün olduğunca ara sıra dolaşınız.
• Ayak, diz, omuz, dirsek gibi eklemlerinizi, zaman zaman dairesel hareketlerle oynatınız.
• Özellikle bacağınızın diz ile ayak bileği arasındaki bölümünü (baldırlarınızı) sık sık ovalayınız.
• Zaman zaman bacaklarınızı karnınıza doğru çekip bırakınız.
• Ayaklarınızı, arabada gaza basar gibi yapıp bırakınız ve bu hareketi çokça yapınız.
GENEL TAVSİYELER
Temizlik imanın gereğidir. Bu nedenle ortak kullanım alanları temiz tutulmalı, kirletilmemelidir. Yediklerine dikkat etmeli, güneş, klima ve hava akımına karşı sağlığını korumalıdır. Hem sağlık, hem de israf açısından zararlı olan sigara alışkanlığına, bu mukaddes iklimde son verilebilir. (İhram içerisinde dahi sigara içilmesi, ihram yasaklarının yeterince anlaşılmadığının göstergesidir.) Özellikle yaşlı, kilolu, tansiyon hastası, kalp ve solunum yetersizliği olan hacılarımız, hayli yüksek olan ve yorucu bir tırmanışı gerektiren Hira ve Sevr mağaralarına kesinlikle çıkmamalıdır. Özel ilaç kullananlar veya hastalıkları için özel ilgi gerekenler, bu durumlarını arkadaşlarına ve ilgililere mutlaka bildirmelidir. Dışarıdan alınan yiyecek ve içeceklere dikkat edilmeli; hijyen ve sağlık kurallarına uygun olmayan gıdaları tüketmekten kaçınılmalıdır. Sağlığımıza dikkat etmeli; güneş çarpması, klima dokunması gibi sağlığa zarar verecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.
• Kalabalık ortamlarda özellikle Mescid-i Haram ve Arafat’ta maske kullanınız.
• Hapşırma veya öksürme sırasında ağız ve burnunuzu mümkünse tek kullanımlık kâğıt mendil ile yoksa öncelikle kolunuz, olmazsa elinizle kapatınız. Ardından hemen elinizi yıkamayı ihmal etmeyiniz.
• Başkalarıyla (özellikle hasta olanlarıyla) öpüşmekten, tokalaşmaktan kaçınınız. Bundan kaçınamadığınız durumlarda, mutlaka ilk fırsatta ellerinizi ve yüzünüzü yıkayınız.
• Her an elinizi yıkama imkânı bulamayabilirsiniz. Bu durumda, yanınızda götüreceğiniz alkolsüz el temizleme jellerini kullanınız.
• Her ortamda bulamayacağınızdan, yanınızda küçük sıvı sabun veya normal sabun bulundurunuz.
• Çorap giyiniz ve her gün değiştiriniz.
• Çıplak ayakla dolaşmaktan sakınınız. Ortopedik terlik ve ayakkabı kullanınız ve çorapsız giymeyiniz.
• Terlikle uzun süre yürümeyiniz.
• Dış ortamlarda şemsiye veya şapka / takke ve güneş gözlüğü kullanınız.
• Günün çok sıcak saatlerinde zorunlu olmadıkça dışarı çıkmayınız.
• Güneş altında fazla kalmayınız, gölge ve serin yerleri tercih ediniz.
• Pamuklu bol kesimli ince giysiler ve pamuklu iç çamaşırı tercih ediniz.
• Diş proteziniz varsa, gece çıkardığınızda açıkta bırakmayınız ve kapalı kaplarda saklayınız.
• İlaçlarınızı serin ve gölgede muhafaza ediniz ve her zamanki vaktinde ve dozunda alınız. Şeker hastaları, ara öğün ve ana yemeklerini mutlaka vaktinde yemelidirler. Burnu açık ayakkabı ve terlik giymemelidirler.
• İnsülin kullananlar, bacaklardan değil karın bölgesinden uygulama yapmalıdırlar.
MESCİDDE UYULMASI GEREKEN TAVSİYELER
Mescitte
• Mutlaka seccade kullanınız.
• Seccadenizi katlarken rulo yapmayınız, namaz kıldığınız üst yüzü içte kalacak şekilde katlayınız. Poşetine yerleştirip çantanıza koyunuz.
• Terliklerinizi çantanıza koyacaksanız mutlaka poşet içinde koyunuz.
• Islak çoraplarla mescide girmeyiniz.
• Mümkün olduğunca güneş altında durmayınız.
• Mecbur kalmadıkça mescitte yatıp uyumayınız.
OTELDE UYULMASI GEREKEN TAVSİYELER
Otelde Klimaları kullanırken aşağıdaki hususlara dikkat ediniz:
• Odanıza ilk girdiğinizde klimayı ilk kez çalıştırırken 5-10 dakika kadar bir süre, en yüksek üfleme modunda çalıştırıp pencereleri açınız ve odayı terk ediniz.
• Dışarıdan geldiğinizde, birden en hızlı üfleme modunda ve en soğuk derecede çalıştırmayınız.
• Hava üfleme yönünü tavana veya duvara çeviriniz. Direkt vücudunuza yönlendirmeyiniz.
• Kısa sürelerle en soğuk derecede çalıştırıp kapatma yerine, orta derecede ısı ayarında (22-24° C) ile sürekli çalıştırmayı deneyiniz.
• Odada bulunmadığınız sürede klimayı çalıştırıp, odaya geldiğinizde en düşük üfleme derecesi ve ideal oda ısısına (22-24° C) ayarlayabilir veya kapatabilirsiniz.
• Klimaların dışardan aldığı temiz hava yetersiz olduğundan odanızı, sık sık havalandırınız. Banyo ve Tuvaletlerde
• Kaygan zeminlere ve terliğinizin kaymayan cinsten olmasına dikkat ediniz.
• Klozet tipi tuvaletlerde, ilk seferinde klozet kapağını uygun bir temizlik malzemesi ile temizledikten sonra halkaya oturarak kullanınız.
• Genel tuvaletlerde klozet kullanırken oturmak için tek kullanımlık hazır klozet kâğıtları kullanınız, yoksa oturma halkasını temizleyip oturarak kullanınız.
• İşiniz bitince her seferinde ellerinizi iyice sabunlayınız ve bol su ile durulayınız.
• Her gün duş alınız.
• Abdestinizi mümkün olduğunca tuvaletlerde almayınız.
• Abdestten sonra ayaklarınızı mümkünse kâğıt havlu ile kurulayınız. Ayaklarınızı ıslak bırakmayınız.
• Ayağınızı kurutmadan çoraplarınızı giymeyiniz.
• Dışarıdan her geldiğinizde, ellerinizi sabunla yıkayıp durulayınız.
• Tavaftan geldiğinizde, ayaklarınızı sabunlu su ile yıkayıp durulayınız.
SAĞLIK BİRİMLERİNDE UYULMASI GEREKEN TAVSİYELER
Sağlık Birimlerinde
• Sağlık hizmetine ihtiyaç duyduğunuzda, otelinize en yakın sağlık ocağına başvurunuz.
• Gereksiz başvuruda bulunarak sağlık personelini oyalamayınız. Daha ciddi hastaların hizmete ulaşmasının gecikmesine ve zarar görmelerine sebebiyet vermeyiniz.
• İhtiyat için fazladan ilaç alarak israf etmeyiniz. Gerçek ihtiyaç sahiplerini mağdur etmiş olursunuz.
• Sağlık ocağı sevk ettiği takdirde hastaneye gidiniz. Sevk edilmediğiniz halde hastaneye gittiğinizde hizmetin aksamasına yol açarsınız.
• Bayılma, düşme, ciddi nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi durumlarda din görevliniz aracılığıyla ACİL birimine haber veriniz.
• Ambulans gerçekten ACİL (hayati tehlikesi olan) vakalara hızla ulaşmak için her an hazırda beklemesi gereken bir araçtır. Hastaların hastaneye gitmesi veya taburcu olunca evine dönmesi için kullanılabilecek bir servis aracı değildir.
• Baş ağrısı, bel ve adale ağrıları, mide ağrısı, ateş, hâlsizlik gibi şikâyetlerde ya da önceden beri var olan ve acil olmayan hastalıklarda, ambulans talep etmeyiniz. Normal yollardan en yakın sağlık birimine başvurunuz. Aksi halde ambulansı yersiz olarak meşgul edip, gerçekten ihtiyacı olan acil bir insanın hayatını tehlikeye atmış olursunuz.
• Mübarek topraklardaki hastaneler, yıllardan beri var olan ve Türkiye’de iken çözüme ulaşamamış sürekli hastalıklarınız için bir araştırma yeri değildir. Sağlık ekibi orada, yeni ortaya çıkan hastalıklarınızı tedavi etmek, eğer bu mümkün değilse Türkiye’ye dönünceye kadar ilerlemesini önlemek için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla görev yapmaktadır.
• Hastanede sadece hastalığınızla ilgili birime başvurunuz. “Gelmişken bir de şu uzmana muayene olayım” düşüncesi ile hareket, izdihamı artıran, hizmeti aksatan son derece yanlış bir tutumdur.
• Hastanelerin, enfeksiyon bulaşma riskinin yüksek olduğu yerler olması nedeniyle, hasta olmayanlar gelmemeli, işi bitenler de bir an önce hastaneyi terk etmelidirler.
• Arafat ve Mina kırsal alan olup, normal sağlık hizmeti ve ilaç verilememektedir. Oralarda sadece acil ve hayati tehlikesi olan vakalara müdahale edilebilmektedir. İlaç ve diğer tedariklerinizi Arafat’a çıkmadan evvel karşılayınız.
YEMEK ESNASINDA UYULMASI GEREKEN TAVSİYELER
Yemek Sırasında
• Yemek öncesi ve sonrası, mutlaka ellerinizi sabunlu su ile iyice yıkayıp bol su ile durulayınız.
• Yemeğinizi yavaş yavaş, iyice çiğneyerek yiyiniz.
• Dışarıda satılan tavuk döneri ve tavuk etli sandviçler ile pişmemiş yiyecekleri tercih etmeyiniz.
• Sulu sebze yemekleri, çorbalar ve iyi yıkanmış meyveleri tercih ediniz.
• Meyvelerin kabuğu soyulanlarını tercih ediniz.
• Geç vakitte yemek yemeyiniz. Özellikle yatış saatinize 3 saat kala artık bir şey yemeyiniz.
• Bol bol su içiniz. (Günde 3 litre kadar)
• Acıktığınızda dışardan yemek yerine, zengin ve dengeli bir besin olan hurma yemeyi tercih edebilirsiniz.