Cidde Hill bölgesi sınırları içerisinde kabul edildiği için Afakîler Cidde’de ihrama giremezler.
Harem sınırları içerisinde bulunan bir kimse herhangi bir sebeple Arafat, Cidde ya da Tenʽîm gibi harem dışına çıkıp tekrar Harem bölgesine girmesi halinde ihrama girmek zorunda değildir.
Harem sınırları içerisinde bulunan bir kimse herhangi bir sebeple Tâif ve Medine gibi mîkât sınırları dışına çıkıp tekrar harem bölgesine dönmesi halinde Hanefi mezhebine göre mutlak olarak ihrama girmek zorundadır. Şafiî mezhebine göre ise dönme amacı hac veya umre yapmak ise, niyet ve telbiye ile ihrama girmesi gerekir. Aksi takdirde ihrama girmesi gerekmez.
İhrama giren kişinin iki rekât ihram namazı kılması sünnettir. Şayet kerâhet vakti ise ihram namazı kılınmamalıdır. Mîkât mahallinde unutularak kılınmaması hâlinde Mekke’ye geldikten sonra da kılınabilir. Ancak maddi bir ceza gerekmez. İçinde bulunulan vaktin namazını kılmak da bu iki rekât namazın yerine geçer. Bu namazın ilk rekâtında Fâtiha’dan sonra “Kâfirûn”, ikinci rekâtında ise “İhlas” sûrelerinin okunması faziletlidir.
Hac veya umresini tamamlayan kişinin ihramdan çıkmak için gusül abdesti alması müstehaptır.
Hanefî mezhebine göre ne maksatla olursa olsun, Şâfiî mezhebine göre ise hac veya umre yapmak amacıyla Harem bölgesine girmek isteyen kişinin, mîkâttan ihramlı geçmesi gerekir. Hac veya umreye giderken sebebi ne olursa olsun ihrama girmeksizin mîkât sınırından geçen kişi, henüz hac menâsikinden birine başlamadan önce geri dönüp âfâkîler için olan bir mîkât mahallinden ihrama girerek tekrar içeri girerse bir ceza gerekmez. Geri dönmezse, Hanefî’lere göre bulunduğu yerden ihrama girer ve bir koyun veya keçi kurban eder. Buna ceza hedyi denir. Bu tür kurbanlar Harem sınırları içinde kesilmek kaydıyla kurban bayramı günlerinde kesilebileceği gibi diğer günlerde de kesilebilir.
Mekke’ye ihram örtüleriyle girmelerine izin verilmeyen şoför vb. kişilerin, mîkât mahallinde elbiselerini çıkarmadan hac veya umre yapmak amacıyla niyet edip telbiye getirerek Harem bölgesine girmeleri durumunda öncelikli olarak elbiselerini çıkarıp ihram örtülerine bürünmeleri gerekir. Ancak niyet ve telbiye ile ihrama girdikten sonra elbiseli olarak geçirdikleri süre bir gündüz veya bir gecelik (yaklaşık 12 saat veya daha uzun) bir zamanı kapsıyorsa, ceza olarak dem (koyun veya keçi kesmek) gerekir. Şayet bundan daha az bir süre elbiseli olarak kalmışlarsa, bir fitre miktarı sadaka vermeleri gerekir. Şâfiî mezhebine göre ise cezanın gerekmesi için bir günün veya gecenin geçmesi gerekmeyip ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesme), üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
İhramlı kişinin giymesi gereken terlik nasıl olmalıdır? Bu kimse ökçesi kemerli terlik giyebilir mi?
İhramlı iken topukların ve aşık kemiklerinin açık olması, ayakların üst kısmının da tam örtülmemesi gerekir. Bunun için kişi ayakların üzerini tam kapatmayan ve arkası açık olan terlik ve benzeri bir şey giyer. Ökçesi kemerli yani arkası kayışlı terlik de giyebilir. Bunları giyme imkânı olduğu hâlde normal ayakkabı giyen kişi ihram yasağı işlemiş olur. Cezası da giyme süresine göre değişir.
İhramlı kimsenin bir gündüz veya bir gece süresince dikilmiş elbise veya iç çamaşırı giymesi durumunda dem yani küçükbaş hayvan kurban etmesi gerekir. Giyim süresi bir gündüz veya bir geceden az olursa fitre miktarı bir sadaka verir. Şâfiî, mezhebine göre elbi se giyen kişi, süresine bakılmaksızın dem, üç gün oruç ve altı fakire sadaka vermekten birisini seçmekte muhayyerdir. Cezanın gerekmesi için bir günün veya gecenin geçmesi şart değildir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), ihramlı erkeğin başını örtecek şeyler kullanmasını yasaklamıştır. Fakihler söz konusu yasağın, mutat olarak başa giyilen takke, sarık vb. başı örten ve elle tutmaya gerek kalmadan kendiliğinden baş üzerinde duran türden örtüler hakkında geçerli olduğunu söylemişlerdir. Bunun yanında güneşten korunmak için çadır, şemsiye vb. türden başa temas etmeyen ve doğrudan başı örtme işlevi görmeyen vasıtaları kullanmanın caiz olduğunu da ifade etmişlerdir. Başa takılan şemsiye her ne kadar “şemsiye” olarak isimlendirilse de bir şekilde başa bağlanmakta ve bu itibarla başa giyilen takke veya sarık izlenimi uyandırmaktadır. Bu nedenle söz konusu “şemsiye”lerin kullanılması ihram yasakları açısından sakınca teşkil etmektedir.
Hanefî mezhebine göre ne maksatla olursa olsun, Şâfiî mezhebine göre ise hac veya umre yapmak amacıyla Harem bölgesine girmek isteyen kişinin, mîkât yerinden ihramlı geçmesi gerekir. Hac veya umreye giderken sebebi ne olursa olsun ihrama girmeksizin mîkât sınırından geçen kişi, henüz hac menâsikinden birine başlamadan önce geri dönüp âfâkîler için olan bir mîkât mahallinden ihrama girerek tekrar içeri girerse bir ceza gerekmez. Geri dönmezse, bulunduğu yerden ihrama girer ve bu davranışı sebebiyle bir koyun veya keçi kurban eder. Âdetli veya lohusa olmak, ihrama girmeye engel değildir. Dolayısıyla bu halde olan bir kadının mîkât sınırlarını geçmeden, ihram namazı kılmaksızın niyet ve telbiye getirmek suretiyle ihrama girmesi gerekir. Âdetli bir kadın, tavaf dışındaki bütün hac menâsikinde diğer hacıların bağlı olduğu hükümlere tâbidir.
Hasta olduğu için elbise giyen ihramlı kişi, iyileşir iyileşmez tekrar ihram örtülerine bürünerek tavaf ve sa’yini yapar. Elbiseli olarak geçirdiği süre, bir gündüz veya bir gecelik (yaklaşık 12 saat veya daha çok) bir zamanı kapsıyorsa, ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesme), üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir. Bir gündüz veya bir geceden daha az süre ise bu durumda bir gün oruç tutma veya bir sadaka verme arasında muhayyerdir. Bu kişi arzu ederse bir küçükbaş hayvan da kesebilir.
Mazereti olan ihramlının hasta bezi kullanması caizdir. Ancak hasta bezi, iç çamaşırı gibi olduğundan ceza gerektirir. Bu durumdaki kişi, giyim süresi bir gündüz veya bir geceyi aşarsa muhayyerlik haklarından yararlanıp; dem, üç gün oruç tutma veya altı fakire bir fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih ederek kefâret öder. Bu süreyi aşmaması durumunda ise bir fitre miktarı sadaka vermesi yeterli olur.
Mazereti olan ihramlının varis çorabı giymesi caizdir. Şayet varis çorabı normal bir çorap gibi ayağın tümünü ve bacağın bir kısmını kapatıyorsa, giysi olarak değerlendirileceğinden ceza gerektirir. Çünkü mazeretli olmak bu çorabı giymeyi mübah kılmakla birlikte kefâret yükümlülüğünü düşürmez. Bu durumdaki kişi, giyim süresi bir gündüz veya bir geceyi aşarsa muhayyerlik haklarından yararlanıp; dem, üç gün oruç tutma veya altı fakire bir fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih ederek kefâret öder. Bu süreyi aşmaması durumunda ise bir fitre miktarı sadaka vermesi yeterli olur.
Şayet tam bir çorap gibi olmayıp ayağın yarısından daha azını ve bacağın bir kısmını örtüyorsa bu durumda sargı hükmünde olacağından herhangi bir ceza gerektirmez. Çünkü ihramlı bir kimsenin baş ve yüzü dışındaki bir yere sardığı sargı veya bez, giysi kapsamında değerlendirilmez.
Mazereti olan ihramlının korse takması caizdir. Korse bir atlet gibi olup o şekilde giyiliyorsa giysi olarak değerlendirileceğinden ceza gerektirir. Çünkü mazeretli olmak bunu giymeyi mübah kılmakla birlikte kefâret yükümlülüğünü düşürmez. Bu durumdaki kişi, giyim süresi bir gündüz veya bir geceyi aşarsa muhayyerlik haklarından yararlanıp; dem, üç gün oruç tutma veya altı fakire bir fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih ederek kefâret öder. Bu süreyi aşmaması durumunda ise bir fitre miktarı sadaka vermesi yeterli olur.
Şayet tam bir atlet gibi olmayıp bel kısmına veya başka bir yere takılıyorsa bu durumda sargı hükmünde olacağından herhangi bir ceza gerektirmez. Çünkü ihramlı bir kimsenin baş ve yüzü dışındaki bir yere sardığı sargı veya bez, giysi kapsamında değerlendirilmez.
Bu durumdaki kişinin, öncelikle elbisesini çıkartıp ihram örtülerine bürünerek tavaf ve sa’yini yapması gerekir. Ancak ihramlı iken bir gündüz veya gece süresince elbise giymiş olduğu için ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesmek) gerekir.
Şâfiî mezhebine göre ise cezanın gerekmesi için bir günün veya gecenin geçmesi gerekmeyip ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesme), üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
Bu durumdaki kişinin, öncelikle elbisesini çıkartıp ihram örtülerine bürünmesi ve birinci tahallül gerçekleşinceye kadar ihramlılık halini sürdürmesi gerekir. Ayrıca ihramlı iken bir gündüz veya gece süresince elbise giymiş olduğu için ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesmek) gerekir. Şâfiî mezhebine göre ise, muhayyerlik haklarından yararlanıp; ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesme), üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
İhramdan çıkmak için saç tıraşı olmak gerekir. İhramdan çıkma aşamasına geldiği hâlde tıraş olmadan elbise giyen kişi ihram yasağı işlemiş olur. Eğer elbise giymesi bir gündüz veya bir gece devam etmişse dem (koyun veya keçi kesmek); giyim süresi bir gün veya bir geceden az olursa bir fitre miktarı sadaka vermek gerekir.
Şâfiî mezhebine göre ise, muhayyerlik haklarından yararlanıp; ceza olarak bir dem, üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
İhramlı kimsenin ihramlı bulunduğu sürece koku kullanması caiz değildir. Bu kimsenin bir uzvuna tamamen veya bir uzvu miktarı olacak şekilde değişik yerlerine kokulu bir şey sürmesi durumunda dem (koyun veya keçi kesmek); bir uzuvdan daha az kısmına bunu uygulaması hâlinde ise bir fitre miktarı sadaka vermesi gerekir. Kokulu sabun veya ıslak mendil gibi imalatında esans kullanılan temizlik malzemeleri, koku sürünmekten ziyade temizlik amacıyla kullanılmaktadır. Bu nedenle kokusuz temizlik malzemeleri kullanılması tavsiye edilmekle birlikte söz konusu maddelerin ihramlı iken kullanılması herhangi bir cezayı gerektirmez.
İhramlı kimsenin vücuduna, saç, sakal gibi bir uzvunun tamamına, süslenmek ya da güzel görünmek için krem, yağ, jöle, saç kremi, briyantin sürmesi ya da kına, saç boyası ve benzeri şeylerle boyaması durumunda kendisine dem (koyun veya keçi kesmek); bir uzvun tamamına değil de bir kısmına bunu uygulaması hâlinde de bir fitre miktarı sadaka vermesi gerekir.
Şâfiî mezhebine göre ise, kına için herhangi bir ceza gerekmezse de diğerleri için ceza gerekir ve bu durumdaki kişi muhayyerlik haklarından yararlanarak dem, üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme cezalarından herhangi birini tercih edebilir.
Tedavi için sürülen ilaç, merhem veya kokusuz krem ve yağlar için ise bir şey gerekmez.
Hac için ihrama girdikten sonra hac menâsikinden hiçbirini yapmadan saç tıraşı olan kişi, tıraş olmakla ihramdan çıkmış olmaz; ihram yasağı işlemiş olur. Böyle bir kimseye, saçının tamamını veya en az dörtte birini tıraş etmişse dem (koyun veya keçi kesmek); daha azını tıraş etmişse bir fitre miktarı sadaka gerekir.
Şâfiî mezhebine göre ise, muhayyerlik haklarından yararlanıp; ceza olarak bir dem, üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
İhramlı iken sakalın tamamını veya en az dörtte birini tıraş etmek, dem; daha azını tıraş etmek bir fitre miktarı sadaka gerektirir. Şâfiî mezhebine göre ise muhayyerlik haklarından yararlanıp; ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesme), üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
Umre için ihrama girip tavaf ve sa’y yaptıktan sonra saç tıraşı olmayı unutan kişinin, hatırladığında hemen tıraş olması gerekir. Şayet bu süre içerisinde ihlal ettiği ihram yasakları varsa, ihlal edilen yasağın durumuna göre cezasını öder.
Önce saç tıraşı olup ardından ziyaret tavafı yapmak sünnettir. Bu sıraya uyulmaması halinde sünnet terkedilmiş olur ancak bir ceza gerekmez.
Koltuk altlarından en az birini ya da kasıklardaki kılların tamamını temizleyen kişiye ceza olarak dem (bir koyun veya keçi kesmek) gerekir.
Şâfiî mezhebine göre ise böyle bir kişi muhayyerlik haklarından yararlanıp; dem, üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
Bu durumdaki kimse ihramdan çıkmış olmaz. Dolayısıyla ihram yasakları devam eder. Böyle bir kimse başının tamamını veya en az dörtte birini tıraş etmişse kendisine iki dem (iki koyun veya iki keçi kesmek); daha azını tıraş etmişse, iki fitre miktarı sadaka vermek gerekir. Şâfiî mezhebine göre ise muhayyerlik haklarından yararlanıp; ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesme), üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
Hac veya umrede ihramdan çıkacak duruma gelen bir kimse kendisi saç tıraşı olup ihramdan çıkmadan, ihramdan çıkma aşamasına gelmiş birisini ya da ihramsız başka birisini tıraş edebilir ve bundan dolayı bir ceza gerekmez.
İhramdan çıkma aşamasına gelmemiş bir kimse ihramlı veya ihramsız kimseleri tıraş edemez. Aksi halde bir fitre miktarı sadaka vermesi gerekir. Şâfiî mezhebine göre ise, ihramdan çıkma aşamasına gelmemiş bir kimse ihramsız kimseleri tıraş ettiği takdirde bir şey gerekmez. Ama ihramlı bir kimseyi tıraş ederse fidye ödemesi gerekir. Ancak tıraş edilen kişi kendisine izin vermişse fidyeyi tıraş edilen şahsın ödemesi gerekir. Fidye; dem, üç gün oruç veya altı fitre miktarı sadakadır.
İhramlı kişinin tırnaklarını kesmesi yasaktır. Şayet tırnağını keserse, ceza gerekir; cezası ise kestiği miktara göre değişir. Şöyle ki; bir defada (aynı anda ve aynı yerde) bütün tırnakları veya bir elin yahut bir ayağın tırnaklarının tamamını kesme durumunda bir dem (koyun veya keçi kesmek) gerekir. Bir elin veya ayağın tırnaklarının tamamı kesilmeyip bir kısmı kesilirse, kesilen her bir tırnak için sadaka verilir. El ve ayaklardan her birinin tırnaklarının tamamı, ayrı ayrı yerlerde ve zamanlarda kesilirse, her biri için ayrı ceza gerekir. Eğer verilmesi gereken sadaka toplamı, bir koyun veya keçi bedelini aşarsa, her tırnak için bir sadaka yerine, istenirse tamamı için bir dem kesilebilir. Kendiliğinden kopan veya kırılan tırnakların koparılması ya da kesilip atılması ise cezayı gerektirmez.
İhramdan çıkmak için saç tıraşı olmak gerekir. Bunu yapmadan önce sakalın tıraş edilmesiyle kişi ihramdan çıkmış olmaz; sakalın tamamının veya en az dörtte birinin tıraş edil mesi hâlinde dem (koyun veya keçi kesmek) gerekir.
Şâfiî mezhebine göre ise böyle bir kimse muhayyerlik haklarından yararlanıp; ceza olarak bir dem, üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilir.
Tavaf ve sa’yi yapıp saç tıraşı olmayı geciktiren kişinin ihramlılık hâli devam eder. Dolayısıyla tıraş oluncaya kadar geçen süre içinde ihram yasakları da devam eder. Kişi bu süre zarfında herhangi bir ihram yasağını ihlal etmezse bir ceza gerekmez. Fakat bir ihlal söz konusu ise, ihlalin türü ve miktarına göre gerekli olan cezayı öder.
İhramlının tıraş olması veya vücudundaki kılları koparması yasaktır. Şayet tıraş olur veya vücudundan kılları koparırsa; tıraş ettiği ya da kopardığı miktara göre ceza öder. Ancak kendiliğinden kopup düşen saç veya kıllar için bir şey gerekmez.
Bir umre tamamlanmadan ikinci bir umre için ihrama girmek mekruhtur. Bu takdirde şu durumlar söz konusu olur:
Bu kimse henüz ilk umresinin sa’yini yapmadan önce ikinci bir umre için ihrama girerse ikinci umresini iptal ederek öncelikle ilk umresinin sa’yini yapıp tıraş olarak ihramdan çıkar. Daha sonra ise iptal ettiği umreyi kaza eder. İkinci umreyi iptal ettiği için dem gerekir.
İlk umresinin tavafını ve sa’yini yaptıktan sonra henüz tıraş olmadan önce ikinci bir umre için ihrama girerse; bu durumda ikinci umresini de tamamlaması gerekir. Ancak iki umreyi birleştirdiği için dem gerekir.
İkinci umreyi tamamlamadan önce tıraş olmuşsa bu durumda biri ihram yasağını çiğnediği, diğeri de iki umreyi birleştirdiği için iki dem icap eder.
Kıran haccı yapan bir kimseye, ihram yasaklarından birini işlemesi hâlinde Hanefî mezhebine göre biri umrenin, diğeri de haccın ihramı için iki ceza gerekir. Şâfiîlere göre ise tek ceza yeterlidir.
Temettu haccına niyet eden bir kimsenin, umresini yapıp ihramdan çıktıktan sonra hac için ihrama girinceye kadar eşiyle cinsel ilişkide bulunmasının hükmü nedir?
Temettu haccına niyet eden bir kimsenin umresini yapıp ihramdan çıktıktan sonra hac için ihrama girinceye kadar eşiyle cinsel ilişkide bulunmasında bir sakınca yoktur.
Ergenlik çağına girmemiş çocuğu ile hac veya umre yapan veli, çocuğunun ihram yasaklarını işlememesi için hassasiyet göstermelidir. Buna rağmen çocuk ihram yasaklarından birini çiğnerse fidyenin gerekli olup olmaması fakihler arasında tartışılmıştır. Hanefî fakihlerine göre ergen olmayan çocuğun kasıtlı veya kasıtsız işlediği yasaklar fidyeyi gerektirmez.
Şâfiî fakihlerine göre ise mümeyyiz çocuk bilerek bir ihram yasağı işlemişse velisinin onun adına fidye ödemesi gerekir. Unutarak veya hata ile işlenen yasaklar sebebiyle fidye gerekmez.
Temettu ve kıran haccı sebebiyle kesilen şükür hedyinin vacip olması için kişinin akıllı ve ergen olması gerekir. Bu nedenle velisi ile birlikte temettu veya kıran haccı yapan çocuk için hedy kesilmesi gerekmez.