Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed ile Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre temettu ve kıran hedyinin kesim zamanı, kurban bayramının ilk günü fecri sadıktan itibaren başlar. Bu kurbanın, bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar kesilmesi sünnettir. Bu süre içerisinde kesilmeyip daha sonraya ertelenmesi mekruh ise de ceza gerekmez. Şâfiî mezhebine göre temettu hedyinin bayramda kesilmesi daha faziletli ise de umre ihramından çıktıktan sonra yani bayramdan önce kesilmesi de caizdir. İmam Ebû Hanîfe’ye göre ise bu hedyin kesim zamanı, kurban bayramının ilk günü fecri sadıktan itibaren başlar. Ona göre bu hedyin bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar kesilmesi vaciptir. Ancak, günümüz şartlarında İmameyn’in görüşüyle amel etmek daha uygundur.
Muhsar (ihrama girdikten sonra kendi iradesi dışında bir engel dolayısıyla hacca veya umreye gidemeyen veya hac ya da umreyi ta mamlayamayan) kişi o sene hac yapamayacağına kanaat getirdikten sonra hemen kurban keser ve ihramdan çıkar. Ancak Hanefîlerden İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre hac için ihsar kurbanı sadece bayramın ilk üç gününde kesilir. İhsar kurbanının Harem bölgesinde kesilmesi Hanefîlere göre gerekli iken Şâfiîlere göre gerekli değildir.
Temettu veya kıran haccına niyet eden bir kimse kurban kesme imkânına sahip olduğu hâlde bunun yerine oruç tutamaz. Hatta bu imkânı bulamayıp oruç tutmuş olan bir kimse eyyamı nahr denilen kurban kesme günlerinde bu imkânı elde ederse, ayrıca kurban kesmesi de gerekir. Eyyamı nahrdan veya tıraş olduktan sonra bu imkânı elde ederse; orucu yeterli olup ayrıca kurban kesmesi gerekmez.
İmam Ebû Hanîfe’ye göre bu tertibe uymayan kimseye dem gerekirse de, İmam Ebû Yûsuf, İmam Muhammed ve İmam Şâfiî’ye göre bundan dolayı ceza gerekmez.